444 40 09
« Geri Dön

Kentte Tarım

TARIM

Büyük Menderes Nehri’nin suladigi bereketli ovalar üzerinde 800.700 ha alanda kurulu ilimizin %46’sinda (368.336 hektar) tarim yapilmaktadir. Uygun ekolojik özellikler, yeryüzü sekli ve iklim kosullarinin bulundugu ilimiz güçlü bir tarimsal potansiyele sahiptir. Tarimsal yetistiricilik alaninda dört mevsim üretim yapilabilen ilimiz topraklari polikültür tarima elverislidir.

Sanayisi, agirlikli olarak tarimsal ürünleri islemeye yönelik olan ilimizde nüfusun %55’i geçimini tarim sektöründen saglamaktadir. Ülkemizde incir ve kestane üretiminde birinci olan ilimiz; zeytin, pamuk, enginar ve çilek üretiminde ikinci, yerfistigi üretiminde ise üçüncü siradadir.

Ilimizde üretilen yas sebze ve meyveler, salamura zeytin, konserve, salça, islenmis incir gibi tarimsal ürünler ve sanayi ürünleri kapsaminda üretilen tarim makineleri iç piyasa ve ihracatta önemli bir potansiyele sahiptir.

Tarimsal Potansiyel

Aydin’in sahip oldugu 368.336 hektarlik tarim arazisi içinde 216.657 ha ve %59 pay ile meyveler, içecek ve baharat bitkileri en genis alani kaplar. Geriye kalan arazilerin 313.632 hektari orman, 25.242 hektari çayir-mera, 14.950 hektari göl-bataklik, 78.540 hektari tarim disi arazilerdir.

Tarim arazilerinin %27’sinde meyvecilik ve baharat bitkileri üretimi, %17’sinde tarla bitkileri üretimi yapilmaktadir.

 

Daglarin, Ege Denizi’ne dik uzanmasi sebebiyle denizin kiyidan yaklasik 150 km içerilere kadar getirdigi iliman iklimin etkisi nedeniyle ilimizde tarimsal amaçli kullanilan 368.336 hektar alanin 239.064 (%64,9) hektarinda sulu tarim yapilmaktadir.

 

Ilimizde Üretilen Ürünlerin Ülke Payindaki Yeri

Türkiye

siralamasi

Ürünler

Türkiye

Üretimi (ton)

Aydin ili

Üretimi  (ton)

Üretimdeki

Payimiz (%)

1

Incir

300.282

184.548

61,4

Kestane

63.762

20.989

32,9

2

Zeytin

1.768.000

274.985

15,53

Enginar

34.576

6.500

18,8

Pamuk

2.350.000

316.856

13,5

Çilek

376.070

62.859

16,7

3

Yerfistigi

123.600

4847

3,9

4

Bamya

33.103

2367

7,1

5

Misir (Silaj)

18.563.390

980.034

5,27

Yonca(Yesil ot)

13.432.968

692.409

5,1

Türkiye üretiminde ilk 10 içerisinde olan ürünler

Mandalina                  : King - 3, Clemantin - 6, Satsuma - 5

Portakal                      : Washington - 6, Yafa - 6

Limon                         : 6

Kereviz-sap                : 1

Seftali                         : 7

Nar                             : 8

Turunçgiller                : 7

Domates                     : Salçalik - 8

Biber                           : Sivri - 7

Karnabahar                 : 7

Kirmizi pancar            : 7

Erik                             : 9

Bezelye                       : 8

Pirasa                          : 9

Ürün Cinslerinin Üretimi

Aydin’da toplam 604.060 dekar alanda organik tarim, 28.403 dekar alanda iyi tarim üretimi yapilmaktadir. Diger alanlarda geleneksel tarim üretimi yapilmaktadir.

 

INCIR

tadi_kadar_fiyati_da_guzel_h1220588.jpg

Dünya ülkeleri içinde kalite yönünden aranilan özellikteki kurutmalik incir çesidi olan Sarilop, Türkiye'de sadece Ege Bölgesindeki Küçük ve Büyük Menderes Havzasi 'nda yetistirilmektedir. Dünya kuru incir üretiminde % 50-55'lik bir payla birinci sirada yer alan ülkemiz, Dünya kuru incir ihracatinda ise % 60-65'lik bir payla gene birincidir. Sayilan bu nedenler ve üretimin hemen hemen tamaminin (% 85-90) ihraç edilmesi nedenleriyle Türkiye ekonomisi için önemli bir ürün olan kuru incirden, ülkemiz ekonomisi için önemli döviz girdisi saglanmaktadir.

MITLERDE VE PAGAN DINLERINDE INCIR

Incir agaci ve bitkisi hem Uzakdogu dinlerinde hem de Ortadogu dinlerinde iyi bir sekilde görülmektedir. Uzakdogu dinlerinde en iyi örnek Budizm’de görülmektedir. Budistler için incir agacinin bir çesidi olan Bo agaci kutsal bir anlama sahiptir. Budist kaynaklara göre dinin kurucusu olan Siddharta Gautama; I.Ö. 528’de incir agacinin bir çesidi olan bir Bo agacinin altinda otururken ögretileriyle insanlari aydinlatmaya çalisiyordu. Bo veya Bodhi agaci irfanin bir sembolü olarak bu dinin içinde günümüze kadar gelmistir.

Akdeniz kökenli pagan dinlerinde canli bir incir kültü vardir. Bu dinlere en iyi örnek olarak Mezopotamya dinlerinin bir uzantisi olan Yunan ve Roma dinleridir. Roma mitolojisi incir kültünü hem cografyadan hem de hâkimiyet sahasinda bulunan Yunan mitolojisinden almistir.

Yunan Mitolojisinde Incir

Yunan mitolojisinde yerel ve muhtemelen geç döneme ait bir tredisyona Titan Sykeus, Tanrilar krali Zeus tarafindan takip edilen annesi Gaia’yi kurtarmak için yerden bir incir agaci çikarir ve bu suretle annesinin onun altinda korunmasini saglar. Çünkü incir agaci, Zeus’un yildirimlarinin yönünü saptirici olarak bilinmektedir. Bu yüzden üzere incir agaci, Yunan mitolojisindeki bu olaydan dolayi ayni mitolojide koruyucu bir karakter kazanmistir.

Yunan inanisina göre Toprak Tanriçasi olan Demeter, Kephissos Nehri yakinlarinda Phytalos’un kendisine yardim etmesinden dolayi ona Attika’daki ilk incir agaci fidesini vererek bu agaçtan nasil ürün alinabilecegini ögretti. Ayrica baska Grek metnine göre insanlar “güz meyvesi” olarak inanislari geregi inciri Toprak ana Demeter’e takdim ederlermis. Çünkü Yunan inanislarina göre ürünlere bereket veren tanriça Demeter’dir.

Theokritos’un siirlerinden birinde Milon:

Meyvelerin, basaklarin tanriçasi Demeter, el ver su bugdaylar dolansin birbirine, verimli olsun!

Bagcilar sikin demetleri de, demesin geçen biri: Incirlikte çalisanlar yitirmis ücretlerini!

Harman dövdügünüzde, uyku çekmek yok ögleyin!

En iyi o zaman ayrilir sap samandan

Dionysos Festivalinde insanlar, incir agacindan kesilmis odunlardan üremeyi temsil eden organlari sembolik olarak yaparlarmis. Bu festivallerde incirin yaninda Dionysos’un sarap tanrisi olmasindan dolayi incir meyvesinin yaninda sarap yapimi için önemli olan üzüm meyvesi de kutsal sayilirmis.

Hümanizma’nin Avrupa’daki en önemli temsilcisi olan Desiderius Erasmus, bazi mitolojik olaylari anlatarak insanlara hümanist fikirlerini ortaya koydugu “Delilige Övgü” adli bir kitap yazmistir. Bu kitapta Yunan mitolojisinde önemli bir yer tutan incir agaci Priapos’u düsüncelerini temellendirmek için kullanmistir.

Bu kitabin bir bölümünde söyle geçer:

Incir agaci Priapos, herkesi güldürecek sakalar yapar.

Bu cümlede geçen Priapos ilk basta üretkenlik tanrisi iken sonra bahçe tanrisina dönüsmüstür. Ciddi olmaktan çok tuhafliklariyla ünlüdür.

Yine baska bir bölümde:

Beni soracak olursaniz, az kalsin Conidia ve Sagona’nin ayinlerine tanik olma sansizligini yasayan incir agaci Propius’un durumuna düsecektim. Çünkü bu ayine katilan incir agaci ikiye ayrilir.

Görüldügü üzere Erasmus, kitabinin birçok bölümünde incir agaci Priapos’a atifta bulunur. Erasmus, kitabindaki mitolojik ögeleri ve onlarin hikâyelerini yazarken Horace’nin “Satires” adli mitolojik eserinden yararlanmistir. Priapos hakkinda bir bilgi vermek gerekirse çok eski bir Anadolu tanrisidir. Aslinda o bir incir agacidir. Tapinimi Helen öncesi çaglarda Smyrna (Izmir) dolaylarinda baslamistir ve Çanakkale’ye dogru yayilmistir. Erkeklik organi, dölü ve bereketi simgeliyor.

Priapos, Yunan mitolojisine göre Dionysos ile Aphoridite’in ogludur. Bir görüse göre Adonis ve Hermes’in ogludur. Baska bir görüse göre Zeus’un ogludur. Ilkin toprak bereketini simgeleyen Priapos; baglari, bahçeleri, denizleri, arilari ve ariciligi, sürüleri korumak görevlerini yüklenmistir. Günümüzde tarlalara dikilen korkuluklar Priapos’tan kalmadir. Hem tarlanin daha bereketli olmasi için hem de tarlayi korumasi için bu korkuluklar dikilir. Daha sonra Roma’ya da geçecek olan bu tanri Roma mitolojisindeki misyonunu da yerine getirecektir.

Erasmus’un incir agaci olarak söz ettigi Priapos’un; Helen kültüründen çok önce incirin en önemli merkezlerine sahip olan Bati Anadolu’da tapinim görmesi aslinda incirin bu cografyanin insanlarin inanislarini nasil sekillendirdigini göstermesi bakimindan de iyi bir örnektir. Incir kültürü ilk olarak Yunanistan’dan, Akdeniz’in kuzeyi ile Akdeniz kiyilarina kadar yayildi. Daha sonra Güney Italya’ya kadar uzandigini Roma kaynaklarindan ögreniyoruz. Incir, Roma mitolojisinde I.Ö. 800 gibi erken bir dönemde yer almaya basladi. Aslinda Ege Göçleriyle Bati Anadolu’dan Italya’ya geçen Etrüskler, zeytincilik, bagcilik (incircilik de dâhil) gibi bahçe kültürünü Italyan yarimadasina sokmuslardir. Bunu Etrüsk duvar resimlerindeki ziyafet resimlerinde bulunan incir meyvesi tasvirlerinden çikarabiliriz. Bu nedenlerden dolayi günümüzde de Italya’da mevcut olan incir kültürü çok eskilere dayanmaktadir. Bu yüzden de Roma’da incir agaci kutsal sayilmaktadir ve incir agacinin kutsalligi, Roma inançlarinda, totemik bir kalinti olarak çok eskilere kadar gitmektedir. Bati Anadolu’dan Italya’ya geçen Etrüskler incir kültürüne sahiptir ve Roma’yi da etkilemeleri dogaldir.

Latin Mitolojisinde Incir

Incir, Latin mitolojisinde önemli rol oynar ve buna güzel bir örnek olarak incir agaci kültünü Roma’nin kurulus efsanesinde görmekteyiz.

Romulus ve Remus Roma’nin kuruculari olarak kabul edilir ve yeni dogum yapan Rea Silvia, amcalari Amulius’un zulmünden kurtulmasi için bu ikiz kardesleri bir sepet içinde Tiberius nehrine birakir. Çocuklarin birakildigi sirada yagmur sulariyla yükselmis olan Tiberius Nehri sularinin çekilmesiyle birden siglasiverdi. Çocuklarin sepetini de “Ruminalis” adi verilen bir incir agacinin altina birakti.

Bu ikiz kardesler disi bir kurt tarafindan bulunur ve bu disi kurt tarafindan emzirilir. Daha sonra bu çocuklar büyür, amcalarini alt ederler ve Romulus ölümsüz sehir Roma’yi kurar.

Zorluklar içinde büyüyen bu kardesler dünya tarihine geçecek olan güçlü Roma Imparatorlugu’nun da kurucusu sayilirlar. Bu yüzden Ovidius’un bahsettigine göre incir, Romalilarda çok kutsal sayilirdi ve Romalilar incir agacinin altinda bu olayi temsili olarak canlandirmak için yilin ilk günü kutlamalar yaparlardi.

Roma Mitolojisinde Incir

Yunan dinindeki Dionysos’un Roma dinine adapte edilmis hali olan Bacchus için dini törenler yapilirmis ve bu törende Bacchus’a incir takdim edilirmis. Yine Iuno adina düzenlenen en önemli sölenler 1 Mart’ta kutlanan “Matronalia Analar toplantisi” ve “Nanoe Caprotiane Yaban inciri” günleri idi.

Birincisi Titus Tatius’un tesis ettigi bir gelenekti ve olgun yastaki annelerin Esquilinae’deki Iuno Lucina tapinaginda toplanip adaklar vermeleri biçiminde uygulaniyordu.

Ikincisi Campus Martius’daki yabani incir agacinin altinda, sakadan dövüs gösterisine de eski bir ritüel çevresinde kadin kölelerin Iuno’ya tapinmasi seklinde idi.

Iuno’ya Roma’da bas tanriça olarak itibar ediliyorsa da Ovidius, Yunanlilardan aktardigi öykülerinde onun kiskanç ve hirçin yönünü göstermekten kaçinmamistir.

Eski pagan dinlerinde ve mitlerinde canli bir incir kültü vardir. Bu incir kültü; dinleri ne olursa olsun insanlarin ortak düsüncesini ve inancini sergilemektedir. Bir insanin dogumundan tutun da eski bir imparatorlugun kurulus mitine kadar insanlarin inancinda canli bir incir kültü vardir.

SEMAVI DINLERDE INCIR

Dört ilahi kitabin da Ortadogu kaynakli olmasi Ortadogu’da yetisen zeytin, üzüm ve incir gibi meyvelerin bu dinlerde daha fazla yer almasina neden olmustur.

Çevre tasvirlerinde, olaylarin akisinin içinde veya dinsel bir anlam çikarilmasi gereken ayetlerde incir agacini ve meyvesini görmekteyiz.

Tevrat, Zebur, Incil ve Kuran-i Kerim’de ayetlerin içinde ve en önemlisi insanlarin zihninde kutsal bir meyve olarak incir yer almistir. Ayni zamanda kutsal kitapta olmayip da dini bir anlam tasiyan hikâyelerde veya menkibelerde de incir agaci ve meyvesi kissadan hisse çikarilmasi gereken bir anlamda kullanilmistir.

Zeytin, üzüm ve incir gibi kutsal meyvelerin yetistigi topraklar inananlar tarafindan kutsal olarak sayilmis, kimi dinsel gruplar buralari vaad edilmis topraklar olarak görmüs, kimi gruplar bu topraklari kendine hak olarak bilerek savasmak istemis bu yüzden tarihler boyunca kutsal savaslar çikmistir.

Milyonlarca insan bu kutsal savaslarda ölmüstür ve bu savaslar halen sürmektedir. Ibrani kavimler ilk baslarda göçebe halinde yasamaktaydilar, “Krallari” çoban kraldan baska bir sey degildi. Ancak Filistin’e yerlestikten sonradir ki; sarap imal etmege, hububat, yemis ve zeytin yetistirmeye ve “Genezareth” gölünde balik avciligina basladilar. Kadinlar ise dokumacilik ile ugrasirlardi.

Tevrat

Görülüyor ki incir ve zeytin yetistirme isi göçebelikten yerlesik hayata geçisin göstergesidir. Bu görüse en iyi örnegi Ibranilerin kutsal kitabi olan Tevrat’ta görmekteyiz.

Bakin Misir’dan çikan Yahudi Cemaati, Peygamberleri Hz. Musa ve kardesi Hz. Harun’a nasil tepki vermislerdir:

“(4) Ve biz ve hayvanlarimiz burada ölelim diye Rabbin cemaatinin bu çöle niçin getirdiniz?

(5) Ve bu kötü yere getirmek üzere niçin bizi Misir’dan getirdiniz? Ekin, incir ve nar yeri degil; içecek su da yok.

(6) Ve Musa ile Harun cemaatinin önünden toplanma çadirinin kapisina gittiler, ve yüz üstü düstüler. Ve rabbin izzeti onlara göründü.” (Sayilar: 20)

Yahudi Cemaati yerlesik kültüre sahip Misir topraklarindan göçmek zorunda olduklari için ilk basta zorluk yasamislardir. Yine baska bir ayette Yahudi Cemaatinin kafasinda tasarladigi ve Tanrinin da onlara lütufta bulundugu iddia edilen topraklar söyle tasvir edilmektedir:

“(6) Ve Allahin Rabbin (Yehova) yollarinda yürümek ve ondan korkmak için onun emirlerini tutacaksin,

(7) Çünkü Allahin Rab seni, iyi diyara, akar vadiler, derelerde ve tepelerde çikan pinarlar ve kaynaklar diyarina;

(8) bugday ve arpa ve asma ve incir ve nar diyarina, zeytinyagi ve bal diyarina götürüyor;

(9) bir diyar ki, onda yoksullukla ekmek yemeyeceksin, onda hiçbir seye muhtaç olmayacaksin; bir diyar ki, taslari demirdir ve daglarindan bakir çikaracaksin.

(10) Ve yiyeceksin ve doyacaksin ve sana verdigi iyi diyardan dolayi Allahin Rabbe hamdedeceksin.” (Tesniye: 8)

Son olarak Tevrat’taki kutsal meyvelerin kisilestirilerek anlatildigi bölümde incir agacina da atifta bulunuyor:

“ (8) Vaktile agaçlar kendilerine kral meshetmek için gittiler ve zeytin agacina dediler: Bize kral ol.

(9) Ve zeytin agaci onlara dedi: Allahin ve insanin bende sana ettikleri yagimi birakiyim da agaçlar üzerine sallanmaga mi gideyim?

(10) Ve agaçlar incir agacina dediler: Sen gel bize kral ol.

(11) Ve incir agaci onlara dedi: Tatliligi ve iyi meyvemi birakayim da agaçlar üzerinde sallanmaga mi gideyim.

(12) Ve agaçlar asmaya dediler: Sen gel, bize kral ol.

(13) Ve asma onlara dedi: Allah’i ve insanlari sevindiren yeni sarabimi birakayim da agaçlar üzerinde sallanmaga mi gideyim.

(15) Ve kara çali agaçlara dedi: Eger gerçekten siz beni kendinize kral olarak meshederseniz, gelin gölgeme siginin; yoksa kara çalidan ates çiksin ve Libnan’nin (Lübnan) erz agaçlarini yiyip bitirsin.” (Hâkimler: 9)

Ayrica Yahudilerin bayrami olan Fisih’da, Tevrat’ta bulundugu için incir tüketilmektedir. Yahudi paskalyasi denen Fisih Bayrami çok eski semitik bir bayramdir. Ilk zamanlar; sürülerin ilk dogan kuzularinin kurban edildigi gün kutlanirdi.

Zebur

Zebur’a baktigimizda Hz. Davut’un mücadeleleri anlatilmaktadir. Ayrica Zebur’da bazi bitki isimleri geçmekteyse de açik bir incir kütü yoktur. Buna ragmen Israiloglularina ait olan Tevrat’ta canli bir incir kültürüne rastlamaktayiz.

Incil

Hristiyanlara ait olan kutsal kitap Incil’de de incir bitkisi ve meyvesi çok sik geçmektedir. Özellikle insanlarin ders çikarabilecegi ve onlara yol gösterebilecegi ayetlerde incir bitkisini ve meyvesini görmekteyiz. Bunlardan en belirgin olani meyvelerle, peygamberleri karsilastirarak sonuca ulasmaya çalismistir ve bu ayet söyledir:

“(15) Yalanci peygamberlerden sakinin; sakinin; onlar size koyun esvabinda gelirler, fakat iç yüzden kapici kurtlardir.

(16) Onlari meyvelerinden taniyacaksiniz. Insanlar dikenlerden üzüm yahut deve dikenlerinden incir toplarlar mi?

(17) Böylece her iyi agaç iyi meyve verir; fakat çürük agaç kötü meyve verir.

(18) Iyi agaç kötü meyve veremez; çürük agaç da iyi meyve veremez.

(19) Iyi meyve vermeyen her agaç kesilir ve atese atilir.

(20) Öyle ise, onlari meyvelerinden taniyacagiz.” (Matta: 7)

Yine Hz. Isa’nin incir agaciyla olan diyalogu ve bu diyalogtan ögrencilerin çikarttigi dersin anlatildigi bölümde incirle ilgili olay söyledir:

“(12) Ertesi gün, Beytanya’dan çiktiklari zaman, acikti.

(13) Uzakta yaprakli bir incir agaci görüp belki onda bir sey bulurum diye geldi; yanina varinca üzerinde yapraklardan baska bir sey bulamadi; çünkü incir mevsimi degildi.

(14) Isa cevap verip ona dedi: Artik hiç kimse senden ebediyen meyve yemesin. Sakirtleri de bunu isittiler.” (Markos: 11)

Incil’den de görüldügü üzere; Akdeniz kökenli olan Hristiyanlik dininde Akdeniz’le uyumlu olan incir agacinin ve meyvesinin geçtigi açiktir. Ayrica günümüzde Hristiyanlarin kutsal bayramlarindan biri olan Noel zamani incir tüketimi artmaktadir. Bu durumu Aydin yöresinden yapilan incir ihracatindan anlayabiliriz. Noel öncesi ve Noel zamani batidaki Hristiyan ülkelere ihraç edilen incir, bahar aylarinda da Müslüman ülkelere ihraç edilmektedir.

Kuran-i Kerim

Son semavi din olan Ku’rân-i Kerim’de de incir agacina ve meyvesine açik bir övgü vardir. Diger dinlerden ayiran özelligi incir adina bir sure bulunmasidir. “Tîn Sûresi” adi verilen bu sûre Mekke’de inmistir. 8 ayettir ve Emin beldeden maksat Mekke kastedildigi için müfessirler Mekke’de indigini görüs birligi ile kabul etmislerdir. Ku’rân-i Kerim’in 95. suresi olan Tîn (incir) Sûresi söyledir:

“Esirgeyen ve Bagislayan Allah’in adiyla (1)

Yemin olsun o incire ve o zeytine (2)

ve o Sinâ dagina (3)

ve bu güvenli belde Mekke’ye ki, (4)

biz, insani en güzel bir biçimde yarattik…(5)

biz sonra da onu çevirdik, asagilarin en asagisina kattik. (6)

Ancak iman edip yararli isler yapan kimseler baska… Onlar için kesilmez/ tükenmez bir ecir vardir. (7)

O halde, sana o dini o ecri ne yalanlattirir? (8)

Allah, hâkimlerin en hâkimi degil mi ?”

Görüldügü üzere Islam’i diger dinlerden ayiran özelliklerinden biri de diger kutsal kitaplarda incir olaylarin ve ayetlerin içinde geçerken, Ku’rân-i Kerim’de ise adina sûre inmesidir.

11.yy.dan beri Anadolu’da yasayan Müslüman Türk ahali tarafindan incirin dini bir motif oldugunu görüyoruz. Özellikle 14. yy.da Anadolu’da baslayan dinsel gruplarin kurumsallasmasi ve Fütüvvet inancinin etkisiyle incir dini bir motif olmustur. Bu görüsümüzü destekleyen incir agaciyla ilgili bazi kissalar bulunmaktadir.

Bu kissalardan biri de söyledir:

Hz. Âdem ve Havva cennetten kendilerine yasaklanan agacin meyvesinden yiyince çiplak kaldilar. Cennette hiçbir nesne onlara yardim etmedi. Nihayet incir agaci Âdem’e (A.S) üç, Havva’ya bes yaprak verdi. Onlarda bu yapraklarla ayip yerlerini örttüler. Bu yüzden erkek kefeni üç, kadin kefeni bes parçadir.

Hak Teâlâ incir agacina, onlara niçin yaprak verdigini, sordu. Incir agaci: ”Ilahi senin sonsuz mülkün içinde bir zayif kulunun cömert olmasindan ne çikar. Zira sen cömert olanlari seversin,” diye cevap verdi. Bu cevap Hak Teâlâ’ya hos geldi ve buyurdu ki: “Ey agaç, mademki sen cömertlik edip, sir örttün, ben de seni üç nesne ile diger agaçlara üstün kildim: Evvel seni yakmayi haram kildim, ikinci hiçbir yerde seni yermeyeler, üçüncü kabugunu ve çekirdeklerini yabana atmayalar.”

Sonra Allah Teâlâ incir agacinin sütünden pamugu yaratti. Pamugu Havva egirdi, Âdem dokudu ve kendilerini örtecek elbiseler yaptilar. Fütüvvet ehli de incir agaci gibi ayiplari örtmeli, gizlemelidir.”

Her ne kadar Islam’da yaratilis fikrine ters olsa da Anadolu’da eskilere dayanan böyle bir inanç vardir. Ayrica Anadolu’daki Alevi gruplarda Hüseyin’in ölümüne baglanan 10 Muharrem (Karbela Olayi) onlar için yas günüdür. Onlar bu gün içinde 12 tane meyvenin bulundugu asure tatlisi yaparlar. Bu tatlinin içindeki 12 meyveden biri de incirdir. Asureye konan ve incirinde içinde bulundugu 12 meyvenin her biri, bir imami temsil eder.

Mevlana Celaleddin Rumî, Anadolu’nun önemli kültür simgelerinden biridir ve fikirleri halen birçok insan tarafindan kabul edilmektedir. Iste bu yüzden günümüzde Mevlana, Anadolu’nun disina çikmistir ve artik evrensel bir sahsiyet olmustur. Mevlevilik hakkinda ilk ciddi bilgileri Sams Al-Din Ahmed Al Aflaki Al-‘Arifi’nin “Manakib AlArifin” adli eserinden ögreniyoruz. Bu eser Türkçe’ye Ariflerin Menkibeleri olarak çevrilmistir ve Eflaki’nin Tezkiresi olarak da bilinmektedir.

Bu eserde içinde incir meyvesinin de geçtigi bir olay söyle anlatilmaktadir:

Mevlana’nin “Dost ulularindan biri kardeslerinden birinden incir getirmisti. Mevlana inciri aldi ve “Hayli güzel incir fakat kemigi var” deyip yere birakti. O dervis “incirin nasil kemigi olur” diye hayrette kaldi. Yavasça kalkti, o incirleri alip gitti. Biraz sonra tekrar geldi. O incirden diger bir sepet daha getirdi ve sepeti Mevlana’nin önüne koydu. Mevlana bir tane daha alip iftar etti ve “Bu incirin hiç kemigi yoktur” buyurup Seyh Muhammed Hadim’e, incirleri mecliste bulunanlara dagitmasini emretti. Arkadaslar bu müskül durum karsisinda hayrette kalmislardi. Mevlana’nin bu inciri yememesinin nedeni suydu: O dervis disari çikip da gittigi sirada orada bulunanlar onun arkasindan disari çikip inciri nereden topladigini sordular. O da “Vallahi bir dostum vardi, onun bahçivanini bagda bulamadim. Onun müsaadesi olmaksizin bir sepet incir toplayip Mevlana Hazretlerine getirdim. Fakat niyetim, bahçivani gördügümde topladigim incirin fiyatini vermekti. Mevlana velayet nûru ile bunu anladi ve bu sebepten yemedi. Iste incirin kemigi bu idi. Bu defa o dostun bagina geldim, ondan iyi incir alip fiyatini ödedim ve helallik istedim. O da kabul etti. Iste Mevlana bu incirlerden yedi ve iltifatlarda bulundu.” dedi.

Görüldügü üzere buradan Mevlana, incir örneginden yola çikarak haram mal yemenin bir inanan için kabul edilemez bir durum oldugunu anlatmak istemistir ve bu ders verici olay ise bizlere kadar Ahmed Eflâki araciligiyla ulasmistir. Ayrica incir, Mevlevi sofralarinin çok fazla tüketilen meyvelerinden de biridir.

Son semavi din olan Islam’da cennet meyvesi olarak kabul edilen incirin, Islam dünyasindaki degeri ve itibari ortadadir. Bu durumu en iyi görebilecegimiz yerlerden biri de Anadolu’dur.

Incirin Anadolu’da yetismesi Anadolu’daki Müslümanlar arasinda hem bir kültürü simgelemektedir hem de dinsel açidan önemli olan incirin degerini de onlarin gözünde daha da arttirmaktadir. Dogal olarak bu durum da incirin Anadolu’da kullanim alanlarini genisletmistir.

Sonuçta incir meyvesi hem pagan dinlerinde hem de semavi dinlerde kutsal sayilan meyvelerden biridir. Kutsal olan bu meyve ayni zamanda insanlarin dini inançlarinda da simge olmustur. Dinler, inanislar farkli olsa da inananlarin gözünde ortak söylem olarak incirin itibari ortadadir. Nasil yüzyillardan beri incir hâlâ dalinda yetisiyorsa bu meyvenin itibari da geçmisten günümüze kadar tasinmistir ve bu itibari da inananlar arasinda halen kabul görmektedir.

100 gr. Kuru Incirin Besin Degeri Içerikleri

Enerji (kcal)

217

Protein (gr)

4

Seker (gr)

55.3

Yag (gr)

1.2

Diyet Lifi (gr)

6.7

Kalsiyum (mg)

138

Fosfor (mg)

163

Demir (mg)

4.2

Magnezyum (mg)

91.5

Vitamin B1 (mg)

0.073

Vitamin B2 (mg)

0.072

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                            

 

 

 

 

 

 

 

 

ZEYTIN

tadi_kadar_fiyati_da_guzel_h1220588.jpgAkdeniz uygarliginin sembolü olan zeytin agaci, tarih boyunca bu bölgede kurulan tüm uygarliklarin temelini olusturmustur. Zeytin yetistiriciliginin ilk insanlarla birlikte basladigi kabul edilmekte ve "Zeytin bütün agaçlarin ilkidir." denilmektedir.

Zeytinin, insanlik tarihindeki önemine tüm kutsal kitaplarda, yaradilis ve kurulus efsanelerinde yer verilmektedir. Arkeolojik ve jeolojik buluntular da zeytinin M.Ö. 6000 yilindan beri kullanildigini göstermektedir.

Zeytinyagi asirlar boyunca, Akdeniz insaninin önemli bir gidasi olmasinin yani sira, Akdeniz ticaretinin de temelini olusturmus ve sadece bir besin maddesi olarak degil ayni zamanda isik kaynagi, saglik ve güzellik iksiri olarak da kullanilmistir.

Zeytinyaginin Insan Sagligi Ve Beslenmesindeki Önemi

Zeytinyagi; vücut için gerekli ancak sentez edilemeyen temel yag asitleri ile sadece yagda eriyebilen E vitamininin kaynagini olusturmasi ve yüksek kalori degerinin (16 ml zeytinyagi 120 kalori içermektedir) yani sira, meyve suyu gibi natürel tüketilebilen tek yag olma özelligi ve kendine has renk, koku, tat ve aromasiyla insan beslenmesinde çok önemli bir konuma sahiptir.

Zeytinyaginin basta kalp-damar hastaliklari olmak üzere sindirim sistemi, kemik yapisi, beyin ve sinir dokulari üzerinde çok önemli fonksiyonlari bulunmaktadir.

Kan hücrelerinin kümelesmesinde rol oynayan faktörlere karsi etki göstererek kan damarlarinda pihtilasma riskini azaltir.

Zeytinyagi safra salgisini canlandirici, safra kompozisyonunu düzenleyici ve safra kesesinin bosalmasini saglayici özellikleri nedeni ile safra tasi riskini azaltir ve taslarin erimesine yardimci olur.

Bagirsaklar tarafindan en iyi emilen yagdir ve bagirsaklardan geçisi düzenleyici özelligi vardir.

Zeytinyaginda  yaklasik % 80 oraninda bulunan oleik asit insan sütündeki en önemli yag asididir ve dogumdan hemen sonra bebegin sinir dokularinin gelisiminin saglanmasinda temel bir isleve sahiptir.

Zeytinyagi ayni zamanda dokularin yaslanmasini önler ve yaslanmanin beyin fonksiyonlari üzerindeki yipratici etkisini azaltir.

Mükemmel kimyasal yapisi ve önemli ölçüde antioksidan (tokoferol) içermesi nedeni ile diger yaglara göre yüksek sicakliklarda bile daha dayaniklidir ve bu özelligine bagli olarak kizartmalarda kullanilabilecek en saglikli yagdir.

 

PAMUK

Endüstri bitkileri içinde lif ve yag bitkilerinin her ikisine de  giren pamuk, birçok sanayinin temel hammaddesini karsilayan önemli bir bitkidir.

Lifi ile tekstil sanayinin, çekirdeginden elde edilen pamuk yagi ile bitkisel yag sanayinin, kapçik ve küspesi ile yem sanayinin, ayrica lifleri ile de selüloz sanayinin hammaddesini teskil etmektedir. 

 

Günümüzde 69 ülkede tarimi yapilan pamuk, gerek lifi gerekse çigitinden elde edilen yagi ve diger yan ürünleriyle ekonomik degeri çok yüksek olan bir bitkidir. Lifi dogal olusu, teri emisi, isitilip kaynatildiginda diger liflere göre saglam kalisi, statik elektrigi daha az iletmesi, hava geçirgenligi ve hijyenik özellik tasima avantajlari ile beseri ihtiyaçlarin karsilanmasinda diger bitkisel ve sentetik elyaflara tercih edilmektedir.

Pamuk tohumlarinda  ortalama  % 20   oraninda bulunan çigit yagi ile bitkisel yag, lifleri ile de selüloz sanayinin hammaddesini teskil etmekte, kalan aminoasitlerce zengin küspesi ise hayvan beslenmesine katkida bulunmaktadir. Pamuk bitkisi dünyada soya fasulyesinden sonra ikinci önemli bitkisel  yag kaynagidir.

 

Kaynaklar

Aydin Valiligi, Aydin Büyüksehir Belediyesi, Türkiye Istatistik Kurumu Veri Bankasi, Incirliova Kaymakamligi